Denir ki, “(…) aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır.”
Kur'ada Erzurum’u çekmekle başlayan süreç, benim arayışımın 'niyet' aşamasıydı… Misafirhanedeki odamın kapısından içeri girdiğim an da âdeta beni bu niyete sevk eden ilahi bir yönlendirme…
O odadan içeri girdiğimde gördüğüm manzara; masa üzerinde neredeyse bir düzine kitap ve yere serilmiş seccâde üzerinde huşû ile kıyamda duran genç bir astsubaydı…
“Aman Allah’ım!..” dedim içimden… “Sen ne büyüksün!?.. Sanki manevi bir işaret bana gideceğim yönü gösteriyordu.
O an kendimi o kadar rahat ve huzurlu hissettim ki, oraya gelirken taşıdığım tüm endişeler bir anda yerini huzur ve güvene bırakmıştı. O, namazına devam ederken ben sessizce bir kenara geçip oturdum.
O ara masa üzerindeki kitaplara gözüm takıldı. Muhtemelen, üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Sınav hazırlık kitapları dikkatimi çekmişti. Tarihe de meraklı olmalıydı…Masa üstünde tarih içerikli kitaplar da vardı. Bunların dışında, kitap sırt motiflerinden dini içerikli olduklarını tahmin ettiğim kalın kitaplar da dikkatimi çekmişti.
Anlaşılan ilk oda arkadaşım, üniversiteye hazırlanan, çokça okuyan ve benim gibi idealleri olan bir astsubaydı. Hâl ile davet işte böyle bir şeydi...Daha ağzını açıp bir kelam etmeden, hatta tanışmadan, yönelmem gereken istikameti görmeme vesile olmuş, beni etkilemişti...
Namazın bitiminde tanıştık. (-ben burada mümkün olduğunca isimleri değil, hâl ve davranışları anmak istiyorum-) Sakin, mütebessim ve samimi bir üslupla “hoş geldin kardeş…” dedi, karşısındakine güven veren ve sanki doğuştan kısık bir ses tonuyla… Uzun uzun sohbet ettik. Odaya ilk girdiğim anda gözlemlediğim tahminlerimde yanılmamıştım. Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Bana da vakit kaybetmeden sınavlara hazırlanmaya başlamamı şiddetle tavsiye ediyordu…
Onunla ettiğimiz sohbet süresince tahminlerimin hiçbirinde yanılmadığımı anlamıştım. Ve bundan ziyadesiyle memnun olmuştum. O, misafirhaneden ayrılıp gidene kadar aylarca sürdü karşılıklı sohbetlerimiz…
“Tarih şuuru”, “ecdat”, “mukaddesat” gibi kavramlar Ondan sık sık işittiğim kavramlardı. Ondan çok şey öğrenmiş, her şeyden önce bol bol okumaya ve kendimi sorgulamaya başlamıştım.
Ustad Necip Fazıl, Yavuz Bahadıroğlu, Abdurrahman Dilipak, Hekimoğlu İsmail, Ahmet Günbay Yıldız, Şule Yüksel Şenler O’nun vesilesiyle tanıştığım yazarlardan bazılarıydı.
Erzurum’a geldiğim ilk gün yaşadığım -bana göre tarihi- o karşılaşmadan sonra artık namazlarımı da hiç aksatmadan kılmaya başlamıştım.
O günden itibaren benim için namaz, yaşadığım an ve mekâna atılan bir imza, bir işaretti adeta... Namazda ettiğim her secde, durduğum her kıyam, o an ve mekanla benim aramda ölene kadar kopmayacak bir bağ kuruyordu. Bu bazen bir misafirhane odası, bazen bir mescid, bazen bir depo, bazen bir ağaç ya da kayanın dibi… Hatta bir hastane koğuşu ya da oda hapsi cezası çektiğim hücre…Hiç fark etmez…
Bugün bile kimi secdelerde geçmişteki o an ve mekanlara gidip, hala o anın ruhi atmosferinde hissederim kendimi…
Uzatmayalım, Erzurum günleri benim için günde 24 saatin yetmediği, tabir yerindeyse deli gibi çalıştığım günlerdi… Bir yandan üniversite sınavlarına hazırlanıyor, bir yandan yabancı dil çalışıyor, diğer taraftan yeni görevimin gerektirdiği bilgi ve yetkinliğe erişebilmek için askeri talimnameleri karıştırıyordum.
Çevremde görevinde temayüz etmiş çok kıymetli meslektaş büyüklerim vardı. Sağ olsunlar hepsi de kendilerinden istifade etmeme olanak tanıyacak ilgi ve yakınlığı gösteriyorlar, bununla da kalmayıp beni görevimle ilgili yeni hedeflere teşvik ediyorlardı. Hemen herkesle beşeri münasebetlerim çok iyiydi..
Diğer taraftan, görev yaptığım yer bir askeri fabrika olduğundan bizimle çalışan sivil memur ve işçiler de vardı. Onlar sayesinde Erzurum halkını da yakından tanıma fırsatı buluyordum. Hatta Erzurumluları Erzurum'dan daha önce tanımıştım. Erzurum halkını çok sevmiştim. Dadaş diyorlardı Erzurumluya... Erzurum soğuk ama Erzurumlu dadaşlar çok sıcak kanlılardı... Çabucak alışmıştım..
Her şey çok güzel başlamıştı…
Ta ki, Nisan 1988 Ramazan ayına kadar…
Devam edecek>>>>>>>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder